31 Aralık 2015 Perşembe

EN İYİ BAŞKA SİNEMA FİLMLERİ

JEUNE & JOLIE    2013 


Jeune & Jolie, Fransa'nın son dönemlerde efsanevi yönetmeni Godard'ın halefi olarak gösterilen François Ozon'un 2013'te çektiği bir film. Film 17 yaşında genç bir kız olan Isabelle'nin cinsel benliğini keşfedişi, para karşılığı otellerde erkeklerle birlikte oluşunu ve bunların sonucunda yaşadıklarını çarpıcı bir dille anlatıyor. Filmde Isabelle'yi aynı zamanda modellik yapan ve bu filmle ilk kez beyazperdeye adım atan genç aktrist Marine Vacth canlandırıyor. Yan rollerde ise Geraldine Pailhas, Frederic Pierrot, Fantin Ravat ve yönetmen Ozon'un en iyi filmlerinden kabul edilen The Swimming Pool'daki kusursuz performansıyla kendini sinemaseverlere hatırlatan ünlü İngiliz aktist Charlotte Rampling yer alıyor. Filmdeki oyunculuğuyla Marine Vacth, Cesar Ödülleri'nde En İyi Yeni Çıkış Yapan Oyuncu ödülünü kazanmıştır.

FİLMİN KONUSU : 
17 yaşındaki İsabelle, cinselliğini ve benliğini yeni yeni keşfetmeye başlayan genç bir lise öğrencisidir. Tesadüfen bulaştığı hayat kadınlığında bir gün otel odasında yaşlı müşterisinin ölümüyle bu yeni hayatı da içinden çıkılmaz bir hale gelecek, İsabelle kendini sorgulamaya başlayacaktır.

FİLMİN ELEŞTİRİSİ : 
Öncelikle yönetmen Ozon'un filmimizin ana karakteri İsabelle'i oynayan Marine Vacth'ın nasıl isabetli bir seçim olduğuyla başlayalım isterseniz. Marine'in aslında yüz yapısı bu karaktere çok oturmuş olduğunu düşünüyorum çünkü yüzündeki masumluk, heyecan, soğukkanlılık ifadelerinin aslında İsabelle karakterinin film boyunca yaşadığı duyguları kusursuz yansıttığı kanısındayım. Marine Vacth gerçekten mankenliğinin de vücuduna kattığı olumlu yönlerden de faydalanarak rolün altından başarıyla kalkmış. Öte yandan filmin senaryosu aslında gayet bilindik. Cinselliğini arayan genç kızın fahişelik yapması veya buna benzer şeyler yaşaması hemen hemen bütün ülkelerin filmlerinde kullandıkları bir hikaye. Ama tabi söz konusu Fransız Sineması olunca bu tür filmler daha bir heyecanla izleniyor. Geçmişte Fransız Yeni Dalgası'nda Godard ve Truffaut'un etkili kullandığı çocuk ve genç gözünden filmlerin bir benzerini yapmış François Ozon. Bilindiği gibi çocuk veya genç karakterler gözünden tüm hikayeyi anlatma İtalyan Yeni Açık Sineması'nda da sık kullanılan bir yöntemdi. Ayrıca filmin çekimleri, İsabelle'i merkezine alan kadrajı ve Paris şehrinin kusursuz bir şekilde rol çaldığı JEUNE & JOLIE son dönemin akılda kalıcı Fransız filmlerinden olacağa benziyor, biz seyircilere de izlemek düşüyor.



SELMA    2014 : 


Selma ( Özgürlük Yürüyüşü ) , Amerika'nın efsanevi siyahi sol lideri Martin Luther King'in ölümünden önceki, siyaset sahnesinde tanınmasını, antifaşist eylemlerde söz sahibi oluşunu ve eylemlerde bizzat yer aldığı dönemlerini ele alıyor. Ayrı güzel bir BAŞKA SİNEMA filmi olan Selma, başta Oscar olmak üzere pek çok festivalden ödülle dönmüştür. En İyi Orjinal Şarkı dalında Oscar alan film, aynı ödülü Altın Küre Ödülleri'nde de almıştır. Ayrıca filmde Martin Luther King'i canlandıran aktör David Oyelowo'da bir anda sektörün aranan oyuncularında biri olmuştur. Filmin yönetmenliğini ise kariyeri boyunca televizyon filmleri ve belgesellerle adını bir nebze duyuran kadın yönetmen Ava DuVernay yapmış ve ikinci uzun metrajlı işi olduğu düşünülürse ilerde çok daha büyük işler yapacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ayrıca En İyi Film dalında da Oscara aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır. 

FİLMİN KONUSU : 
Film, Martin Luther King' ünlü " I have a dream " ( Bir hayalim var ) konuşmasına kadar olan dönemini anlatıyor. Filmde Martin Luther King'i aktör David Oyelowo kusursuz bir oyunculukla canlandırıyor ayrıca kendisine benzerliğiyle de dikkat çekiyor. 

FİLMİN ELEŞTİRİSİ : 
Film, Martin Luther King'in siyaset içindeki yükselişini, eylemlerde en ön saflarda yer aldığı dönemleri ve Amerika'da fiziksel şiddet ırkçılığının en gözönünde yaşandığı dönemleri anlatıyor. Özellikle filmdeki siyahi eylemcilerle polislerin karşı karşıya geldiği ve adeta polisin acımasızca müdahelelerinin yer aldığı sahneler çok gerçekçi çekilmiş. Aşağıda paylaştığım videoda köprü çatışmasının filmde gerçeğine ne kadar yakın ve benzer bir şekilde başarıyla çekildiği net bir biçimde görülüyor. 


Filmdeki toplu eylem ve yürüyüş sahnelerindeki geniş açı kullanımı ve ani, hızlı kamera hareketleri seyirciye takip etme zorluğu yaşatırken bir yandan da sahnenin gerçekçiliğini ve şiddetini daha vurucu bir şekilde yüzümüze vuruyor aslında. Bu yüzden yönetmen Ava DuVernay'ı burada tebrik etmek lazım. Yönetmenin filmde özellikle dönemde yaşanan unutulmaz ve kıvırcım yaratan olaylara yer vermesi de filmin bir diğer önemli artısı olarak gözümüze çarpıyor. Özellikle 1965 yılında eylemden kaçtığı esnada saklandığı barda ailesinin gözleri önünde polis tarafından öldürülen siyahi aktivist Jimmie Lee Jackson'ın ölümünün bizzat filmde canlandırılması en vurucu sahnelerden biri olmasını sağlıyor. Ayrıca siyahi ünlü müslüman aktivist Malcolm X'e de kısa da olsa filmde yer verilmiş. 



BLUE IS THE WARMEST COLOUR    2013 : 


Blue Is The Warmest Colour yani türkçeye çevirisiyle Mavi En Sıcak Renktir, 2013 yılında Avrupa ve Amerika'da gösterime girdiğinde deyim yerindeyse yer yerinden oynamış, başta Cannes olmak üzere pek çok festivalden ödüllerle dönmüştü. Filmin yönetmen koltuğunda Tunuslu yönetmen Abdellatif Kechiche oturuyor. Filmin başrollerini ise 2009'da Quentin Tarantino'nun Nazi parodisi filmi Inglourious Basterds ( Soysuzlar Çetesi ) adlı filminde ve son olarak da 2011'de 4. Görevimiz Tehlike filmi olan Ghost Protocol'de oynayan Fransız aktrist Lea Seydoux ve bu filmle ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Paris doğumlu Fransız aktrist Adele Exarchopoulos paylaşıyorlar. Film, eleştirmenler tarafından "21.yüzyılın ilk büyük aşk hikayesi" olarak görülüyor. Fİlmin ayrıca romanı da bulunmaktadır ancak roman yazarı filme destek vermeyeceğini açıklamıştır. 



FİLMİN KONUSU : 
17 yaşındaki lise öğrencisi Adele, bir gün caddede yürürken gördüğü mavi saçlı kız Emma'ya ilk anda vurulur ve onu tekrar görmenin yollarını arar. Aralarındaki arkadaşlık ilişkisi çok geçmeden tüm sınırların aşıldığı tutkulu bir aşk ilişkisine dönüşür. Tabi bir yandan da Adele'in okulu, arkadaşları, ailesi, benliğini bulma çabası gibi şeyler de ikilinin ilişkisinde önemli yerler bulacaktır. Film, aslında Adele'in ergenliğine ve olgunlaşmasına odaklanıyor ve 17 - 24-25 yaşlarına kadar ki zamanı anlatıyor. 
 FİLMİN ELEŞTİRİSİ : 
Öncelikle filmin yönetmeni Abdellatif Kechiche'yi yaptığı oyuncu seçimlerinden dolayı kutlamak lazım. Hem Lea Seydoux hemde Adele Exarchopoulos gerçekten akılda kalıcı ve unutulmaz performanslarıyla filme ışık saçıyorlar. Bunların dışında özellikle cinsel sahnelerin cesurluğu ve gerçekçiliği tamamen yönetmen Kechiche ve görüntü yönetmeninin hünerlerini konuşturmasının ürünü olarak görülmeli. Cinsel sahneler ve karakterlerin yüzlerine yapılan yakın ve karşı açı çekimler filmin önemli bir artısı olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca son dönem LGBTI sinemasının en gözde filmi olan Blue Is The Warmest Colour, tüm ekibin uğraşlarıyla bu kadar tepeye çıkmış, epik bir eşcinsel filmi olarak akıllarda yer ediyor. 


Filme ait bu iki fotoğrafta da görüldüğü gibi özellikle cinsel sahneler olmak üzere karakterlerin aynı anda yer aldığı karelerde yakın ve karşı açıya başvuluyor.







22 Temmuz 2015 Çarşamba

2000 YILINDAN GÜNÜMÜZE EN İYİ FİLMLER

BLOW : 2001 


Blow ( Beyaz Şeytan ) , The Silence Of The Lambs ( Kuzuların Sessizliği ) ' nin efsane yönetmeni Jonathan Demme'nin yeğeni Ted Demme tarafından yönetilmiş biyografik suç filmidir. 70'li yıllardan 80'lerin sonlarına kadar Amerika'da kokain kralı olarak anılan George Jung'ın kariyerini anlatan film oldukça ses getirmiştir. Ayrıca Yung'ın bir dönem Pablo Escorbar'la yaptığı ortaklık ta filmde yer almıştır. Filmde George Jung'ı Johnny Depp, karısını Penolope Cruz, Escobar'ı Cliff Curtis, Jung'ın babasını ise büyük öyuncu Ray Liotta canlandırmıştır. Johnny Depp, hazırlıklar gereği gerçek George Jung ile hapishanede görüşmüş rolüyle ilgili kendisinden tavsiyeler almıştır ve dost ta olmuşlardır. Ayrıca birkaç ay önce gerçek George Jung cezasının bitmesi nedeniyle hapisten çıkmış ve Johnny Depp'i malikanesinde ziyaret etmiştir. 


THE LORD OF THE RINGS : THE FELLOWSHIP OF THE RING : 2001 


2001 - 2003 arasında tüm dünyayı adeta kasıp kavuran Yüzüklerin Efendisi'nin çok ses getiren ilk halkası Yüzük Kardeşliği. Bundan yıllar önce 1954 yılında İngiliz yazar Tolkien tarafından yazılan kitabın beyazperdedeki ilk sınavıdır Yüzük Kardeşliği. Film, Orta Dünya'da Karanlık Lord Sauron'un tüm gücünü toplamak için aradığı güç yüzüğünün bir Hobbit'in eline geçişini ve her ırktan temsilcilerle birlikte yüzüğün yokediliş yolculuğunu anlatmaktadır. Filmde Elijah Wood, Lan McKellen, Viggo Mortensen, Orlando Bloom, Andy Sarkis, Christopher Lee, Hugo Weaging, Liv Tyler, Sean Bean gibi usta oyuncular oynamaktadır. Bu ilk filmle birlikte serinin yönetmenliğini ise seriyle kariyerinin zirvesine çıkacak olan yönetmen Peter Jackson yapmıştır. Film ayrıca 13 dalda Oscara aday gösterilmiş ve bunlardan En İyi Sinematografi, En İyi Görsel Efekt, En İyi Makyaj ve En İyi Orjinal Şarkı dallarında olmak üzere 4 dalda ödül kazanmıştır.


A BEAUTIFUL MIND : 2001 


A Beautiful Mind ( Akıl Oyunları ) dünyaca ünlü matematikçi John Albert Nash'in öğrenciliğinden şizofren oluşuna ve muhteşem kariyerine odaklanıyor. Nash'i olağanüstü bir oyunculukla canlandıran Avustralyalı Oscarlı aktör Russell Crowe canlandırmış ve bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu dalında oscar adayı olmuştur. Nash'i bir ömür boyu yalnız bırakmayan eşi Alicia Nash'i ise bir önceki yıl Requiem For A Dream'deki oyunculuğuyla zirve yapan aktrist Jennifer Connolly canlandırıyor. Kurt aktörler Ed Harris ve Christopher Plummer'da yardımcı rollerde iyi iş çıkartıp, filmin müthiş başarısında kendilerine önemli yer ediniyorlar. Filmin yönetmenliğini ise 2013'te The Wolf Of Wall Street'te Dicaprio'nun babasını canlandırarak oyunculukta da kendini kanıtlayan ünlü yönetmen Ron Howard üstlenmiş. 


DONNIE DARKO : 2001 



Donnie Darko, 2001 yılında vizyona girdiğinde büyük sansasyon yaratmış, uzun süre akıllarda yer etmiştir. Kendine özgü, çok geniş bir hayran kitlesi edinmiştir ve bu sayede de kült statüsüne yükselmiştir. Yönetmen Richard Kelly aslında günümüzde hiç ön planda olan bir yönetmen değildir ancak bu film onu da tanınan bir yönetmen yapmış, hatrı sayılır izleyici kitlesi edinmiştir. Filmde günümüzde kariyerinin zirvesinde olan Jake Gyllenhaal, Maggie Gyllenhaal, Jane Malone ve 80'ler ve 90'ların ikon oyuncusu olan merhum Patrick Swayze yer almaktadır. Jake Gyllenhaal bu filmle tanınmış ve ardından birçok başarılı filmle kendini kanıtlayarak günümüzdeki kariyerine ulaşmıştır. Film, Donnie Darko adlı lise öğrencisinin tavşan suretinde, sadece kendinin görebildiği bir yaratıktan dünyanın sonunun tarihini öğrenmesiyle birlikte yaşananları kusursuz bir dille anlatıyor. 


AMERICAN PSYCO    2000 : 



American Psyco, Brian Easton Ellis'in aynı adlı kitabından yönetmen Mary Harron tarafından beyazperdeye uyarlanmıştır. Filmin başrollerinde günümüzün kuşkusuz en iyi aktörü Christian Bale, Willem Dafoe, Chloe Sevigny, Reese Witherspoon, Justin Therux ve Jared Leto gibi önemli isimler yer almaktadır. Christian Bale bu filmdeki performansıyla 1984'te çocukken bile neler yapabileceğini göstererek kusursuz oynadığı Empire Of The Sun'dan sonra artık zirveye oynayacağının sinyallerini vermiştir. Film, gündüzleri Wall Street'te saygın bir iş adamı olan Patrick Bateman ( Bale ) 'ın geceleri ise kokain ve seks bağımlısı, evsizleri ve iş arkadaşlarını öldüren bir katil olarak ikili yaşayışını çarpıcı bir dille anlatıyor. 



CAST AWAY    2000 : 



Philedelphia ve Forrest Gump ile üst üste En İyi Erkek Oyuncu Oscarını kazanan 2 oyuncudan biri olan Tom Hanks'in yine devleştiği bir filmdir Cast Away. Yönetmen koltuğunda Tom Hanks'in Forrest Gump'ta da birlikte çalıştığı Robert Zemeckis var. Tom Hanks'e ise başarılı performansıyla ünlü aktrist Helen Hunt eşlik ediyor. Film ayrıca En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Ses olmak üzere iki dalda Oscara aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır. Film, bir gemi kazasından kurtulan tek kişi olan Chuck Nolan ( Tom Hanks ) 'ın bir adaya çıkışını ve ilkel yöntemlerle hayatta kalma savaşını çarpıcı bir dille anlatıyor. 


TRAFFIC    2000 : 



Oceans serisiyle gönüllerde taht kuran Amerikalı yönetmen Steven Soderbergh'in aslında Oceans serisinden onlarca gömlek daha üstte olan filmi The Traffic, Oscar'da Soderbergh'e En İyi Yönetmen ödülünü kazandırmış ayrıca Benicio Del Toro'da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu seçilmiştir. Film diğer festivallerde de tüm ödülleri silip süpürerek adından çok söz ettirmiştir. Film, uyuşturucuyla mücadelede liderliğe getirilen politikacı Robert Wakefield, Meksika sınırında uyuşturucu kartelleriyle uğraşan iki polis, Robert'in evinde gittikçe uyuşturucuya daha da bağımlı hale gelen kızı. Film tüm bu karakterlerin yürekleri burkan hikayesini çarpıcı bir dille anlatıyor.



SNATCH     2000 : 



İngiliz sinemasının son yıllarda yetiştirdiği en önemli isimlerden olan, eğlenceli filmlerin yönetmeni Guy Ritchi'nin Lock, Stock And Two Smoking Barrels ( Ateşten Kalbe Akıldan Dumana ) adlı 1998'deki ilk başyapıtından 2 yıl sonra çektiği ikinci başyapıtıdır. Film, 2 farklı suç olayının birbiriyle nasıl bağlantısı olduğunu absürd bir dille anlatıyor. Çalınan bir elmasın peşindeki bir suç örgütü, çingene mahallesinde yaşayan sokak boksörü ve acımasız bir mafya babasına borçlanan bir suçlu. Filmde Brad Pitt, Benicio Del Toro, Jason Statham, Stephan Graham gibi ünlü oyuncular var. Film Ritchi'nin en sevilen filmlerinden olarak gösteriliyor. 



REQUIEM FOR A DREAM    2000 : 


Dahi yönetmen Darren Aronofsky'nin ikinci filmi olan film, gelmiş geçmiş en güçlü dram filmleri arasında gösterilmektedir. Uyuşturucu başta olmak üzere birçok bağımlılığın ve takıntının insanı ne noktalara getirdiğinin göstergesi olan film oscar kazanmasa da birçok oscar filminden daha çok benimsenmiş ve kült mertebesine yükseltilmiştir. Bağımlılık ve uyuşturucu denince akla ilk gelen filmdir. Filmin oyuncu kadrosunda 1974 tarihli Alice Artık Orada Yaşamıyor adlı filmdeki oyunculuğuyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar kazanan aktris Ellen Burstyn, müzisyenlik de yapan, günümüzde kariyerinin zirvesinde olan Jared Leto, Once Upon A Time In America, A Beautiful Mind ve Blood Diamond gibi filmlerdeki başarılı oyunculuğuyla adından sıkça söz ettiren aktris Jennifer Conolly ve Marlon Wayans bulunmaktadır. 


AMORES PERROS    2000 : 


Günümüzde Birdman adlı filmle Oscarlara damga vuran Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzales Inarritu'nun ilk ve çoğu kişiye göre en iyi filmi olarak gösterilen Ameros Perros ( Paramparça Aşklar ve Köpekler ) , özellikle kusursuz kurgusuyla çok konuşulmuş ve birbirinden habersiz insanların olaylar zinciriyle hayatlarının kesişmeleri tarzı filmlerin en iyisi olarak gösterilmiştir. Yönetmen Inarritu, 2006'da çektiği Babel adlı filmde de bu tarzını başarıyla kullanmıştır. Film, Oscarda ve Altın Küre'de En İyi Yabancı Film dallarında aday olarak kazanamasa da Cannes ve daha birçok festivalde ödülleri silip süpürmüştür. Ayrıca Meksikalı aktör Gael Garcia Bernal'de film sayesinde dünyaca tanınan bir oyuncu haline gelmiştir. 



MEMENTO    2000 : 


Günümüzün dahi yönetmeni Christopher Nolan'ın ilk uzun metrajlı filmi olan Memento ( Akıl Defteri ) , en iyi ilk filmler listelerinde hep en üst sıralarda yer almıştır. Nolan'ı birdenbire zirveye çıkaran film yönetmenin tarzının da haberini seyirciye ve eleştirmenlere vermiştir. Filmin başrollerinde 1997 yapımı kült polisiye L. A. Confidential ( Los Angelas Sırları ) performansıyla hatırladığımız Guy Pearce, Matrix üçlemesinin yıldız aktisti Carrie Anne Moss, yine sadece ilk Matrix'teki oyunuyla tanınan ve aynı yıl efsane The Sopranos dizisinde rol almaya başlayan Joe Pantoliano rol almaktadır.



GLADIATOR    2000 : 


Scott kardeşlerin büyük olanı Ridley Scott'un zirve filmi olarak görülen Gladiator, Oscarları silip süpürmüş ve daha birçok festivalden ödüllerle dönmüştür. Bir intikam öyküsünü anlatan film, özellikle dönem filmi olması nedeniyle kıyafetler, dekorlar yani kısacası görüntü ve sanat yönetimi olarak adeta kusursuzdur. Sektörde L. A. Confidential ( Los Angelas Sırları ) ile şöhret basamaklarını hızla tırmanan Avustralyalı aktör Russel Crowe, bu filmdeki muhteşem oyunculuğuyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazanmıştır. Film bu ödülün yanısıra En İyi Film ve En İyi Yönetmen dalları da dahil olmak üzere 2 oscar daha, toplam olarak ise 5 Oscar kazanmıştır. 

















13 Haziran 2015 Cumartesi

EN İYİ YAP - BOZ FİLMLER

IDENTITY    2003 : 


Künye : 
Yönetmen : James Mangold
Senaryo : Michael Cooney
Yapımcı : Kathy Conrad, Stuart M. Besser
Sinematografi : Phedon Papamichael
Müzik : Alan Silvestri
Kurgu : David Brenner
Oyuncular : John Cusack, Ray Liotta, Amanda Peet, Alfred Molina, John Hawkes, Clea Duvall, Pruit Taylor Vince, George York

Identity ( Kimlik ) , günümüzde 1999'da Angelina Jolie'ye Oscar kazandıran Girl, Interrupted, 2005'te Walk The Line, 2007'de 3 . 10 To Yuma son olarak da 2013'te The Wolverine gibi birbirinden değişik türde filmleri başarılı bir şekilde çekerek tanınan James Mangold tarafından yönetilen başarılı bir psikolojik - gerilim filmidir. Vizyonda çok ses getirmese de çarpıcı finaliyle sonradan değeri anlaşılmış ve seyirciler tarafından kült statüsüne yükseltilmiştir. Filmin başrollerinde John Cusack, Ray Liotta ve Amanda Peet gibi ünlü isimler bulunmaktadır.

KONUSU : 
Eski bir polis olan Ed, tek başına bir hayat kadını olan Paris, yolculuklara sırasında araba çarpmasıyla ağır yaralanan Alice ve kocası George, oğulları, bir otel sahibi, bir polis ve cezaevine götürdüğü sırada fırtına sebebiyle otele sığınmak zorunda kalan mahkum Robert ve birbirleriyle kavgalı olan iki sevgili. Bu birbirinden habersiz 10 kişi fırtına sebebiyle otele sığınınca işler çığırından çıkacak ve ard arda korkunç bir cinayer zinciri başlayacaktır.



SAW    2004 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : James Wan 
Senaryo : Leigh Whannell, James Wan 
Yapımcı : Peter Block, Mark Burg, Jason Constantine, Gregg Hoffman, Oren Koules, Stacey Testro
Sinematografi : David A. Armstrong
Müzik : Charlie Clouser, Clint Mansell ( jenerik müzik )
Kurgu : Kevin Greutert
Oyuncular : Danny Glover, Cary Elwes, Leigh Whannell, Ken Leung, Tobin Bell

Saw ( Testere ) , 21. Yüzyılın en ünlü korku filmi serisinin ilk ve en başarılı filmidir. Günümüzde Insidious ile korku sinemasına yeni bir soluk getiren yönetmen James Wan'ın yönettiği ilk film gösterime girdiğinde rekorlar girmiş ve Türkiye'de de müthiş bir hayran kitlesi oluşmasına neden olmuştur. 3. filmden sonra seri giderek kan kaybetse de her zaman belli bir kitlesi olan seri korku sinemasının güç kazanmasında önemli rol oynamıştır. İlk film ise kült statüsüne yükseltilmiş bir filmdir ve geçen yıl çekilişinin 10.yılını kutlamıştır. Filmin başrollerinde ise Lethal Weapon ( Cehennem Silahı ) serisi ile tanıdığımız Danny Glover, Cary Elwes ve Leigh Whannell bulunmaktadır.

KONUSU : 
John, geçirdiği bir trafik kazasından sağ kurtulunca kendi deyimiyle hayatının değerini bilmeyen insanları cezalandırmayı kendine görev edinecek ve seri katilliğe soyunacaktır. Ancak bir yandan da kanserle mücadele etmektedir. İlk kurbanları bir doktor olan Lawrence Gordon ile insanları dikizlemekten hoşlanan fotoğrafçı Adam'dır. Ayrıca John ile mücadelesi sırasında ortağını kaybeden dedektif Tapp ( Glover ) ' de Saw'ı yakalamayı aklına koymuştur.


GONE GIRL    2014 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : David Fincher
Senaryo : Gillian Flynn ( kitap ) 
Yapımcı : Reese Witherspoon, Bruna Papandrea, Arnon Milchan, Joshua Donen, Leslie Dixon, Cean Chaffin
Sinematografi : Jeff Cronenweth
Müzik : Trent Reznor, Atticus Ross
Kurgu : Kirk Baxter
Oyuncular : Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Herris, Tyler Perry, Carrie Coon, Kim Dickens

Gone Girl ( Kayıp Kız ) ,  büyük yönetmen David Fincher'ın The Social Network'ten 3 yıl sonra çektiği son filmidir. Zodiac'ın ardından yine en başarılı olduğu polisiye gizem türüne dönen Fincher, yine muhteşem bir film çekmiş, hayranlarının inançlarını boşa çıkarmamıştır. Filmin başrollerinde Ben Affleck, Rosamund Pike ve Neil Patrick Harris bulunmaktadır. Özellikle Rosamund Pike muhteşem oyunculuğuyla adeta göz doldurmuş ve En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscara aday gösterilmiştir.

KONUSU : 
Evliliklerinin 5.yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Nick ve Amy Dunn çifti oldukça heyecanlıdır ancak Nick uyandığında Amy'nin aniden ortadan kaybolduğunu farkeder ayrıca evde de camlı sehba kırılmış ve birkaç eşya da dağılmıştır. Bunun üzerine polise başvuran Nick Dunn'ın bu durumu karısının ünlü bir yazar olmasından dolayı tüm ülkeye yayılacaktır. Bunun üzerine kendisinin şüpheli olarak medyaya yansıması da işleri iyice içinden çıkılmaz hale sürükleyecektir.


INSOMNIA    2002 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : Christopher Nolan 
Senaryo : Hillary Seitz, Nikolaj Frobenius, Eric Skjoldbjaerg
Yapımcı : George Clooney, Emma Thomas, Steven Soberbergh, Broderick Johnson, Paul Junger Witt, Andrew A. Kosove
Sinematografi : Wally Pfister
Müzik : David Julyan
Kurgu : Dody Corn
Oyuncular : Al Pacino, Robin Williams, Hilary Swank, Martin Donovan

Insomnia, 1997'de ki aynı isimli filmin yeniden uyarlamasıdır. Tabiki filmin yönetmen koltuğunda 2000 yılında Memento ile kariyerinde çok büyük bir zıplama yapmış olan Christopher Nolan'ın bulunmaası filmi izlemek için en başlıca nedenler arasındadır. Filmin başrollerinde ise 3 muhteşem oyuncu bulunmaktadır. Al Pacino, merhum Robin Williams ve Boys Don't Cry ile oscar kazanan akrist Hilary Swank. 

KONUSU : 
Üniversiteli bir kız öğrencinin ölümünü araştıran kadın dedektif Ellie Burr ( Swank ) , davaya yardıncı olması için tecrübeli dedektif Will Dormer ( Pacino ) ' dan yardım ister. Dormer, çözmediği dava bulunmamasıyla ün salmıştır. Genç ortağı Happ ( Donovan ) ' ı da alarak olayın yaşandığı Küçük Alaska'ya giderler. Bir çatışmada ortağı Hap ölünce Dormer, intikam için katilin peşine düşecektir ancak bir sorun vardır ; Küçük Alaska'da gece olmamaktadır ve sürekli gündüz olmaktadır. Dormer hem uykusuzlukla hemde katille amansız bir mücadeleye girişecektir.


GHOST WRITER    2010 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : Roman Polanski
Senaryo : Roman Polanski, Robert Harris ( kitap )
Yapımcı : Robert Benmussa, Roman Polanski, Alain Sarde, Timothy Burrill, Christoph Fisser
Sinematografi : Pawel Edelman
Müzik : Alexandre Desplat 
Kurgu : Herve De Luze
Oyuncular : Ewan McGregor, Pierce Brosnan, Olivia Williams, Tom Wilkinson, Kim Cattrall

Ghost Writer, Roman Polanski'nin 2010 politik - gerilim filmidir. Film pek fazla konuşulmasa da aslında finaliyle çoğu seyirciyi dumur etmiş ve nefes kesen finaller kategorisine rahatlıkla dahil edilebilecek bir filmdir. Film aynı zamanda yazar Robert Harris'in Ghost adlı kitabından perdeye uyarlanmıştır. Filmin başrollerinde ise James Bond ile özdeşleşen Pierce Brosnan, son dönem İngiliz Sineması'nın gözde oyuncusu Ewan McGegor ve Sixth Sense, Rushmore ve An Education gibi başarılı filmlerde boy gösteren Olivia Williams bulunmaktadır.

KONUSU : 
Yetenekli bir hayalet yazar, İngiltere'nin eski başbakanı olan Adam Lang ( Brosnan ) ' in biyografisini yazmakla görevlendirilir. Kendinden önceki hayalet yazar iş sırasında şüpheli bir şekilde ölmüştür. Yazar görevi ilk aldığında sıradan bir iş aldığını düşünür ancak Adam Lang'ın malikanesinde günler geçirdikçe saklı gerçekleri öğrenmeye başlayacak ve hayatından endişe etmeye başlayacaktır.



ZODIAC    2007 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : David Fincher 
Senaryo : Robert Graysmith ( kitap ) , James Vanderbilt 
Yapımcı : James Vanderbilt, Mike Medavoy, Louis Philips, Cean Chaffin
Sinematografi : Harris Savides
Müzik : David Shire
Kurgu : Angus Wall
Oyuncular : Jake Gyllenhaal, Robert Downey Jr, Mark Ruffalo, Brian Cox, John Carrol Lynch, Chloe Sevigny

Zodiac ( Zodyak ) , dünyanın Jack The Ripper ( Karındeşen Jack ) ' ten sonraki en ünlü seri katilinin karikatürist - gazeteci ve suç yazarı olan Robert Graysmith tarafından yazılmış aynı adlı kitaptan büyük yönetmen David Fincher tarafından perdeye uyarlanmıştır. Filmin başrollerinde Graysmith rolünde Jake Gyllenhaal, Zodiac'ın meslek kariyeri boyunca izini süren dedektif David Toschi'yi Mark Ruffalo ve yine mesleğini Zodiac'ın peşinde koşmakla geçirmiş alkolik gazeteci Paul Avery'yi de Robert Downey Jr. canlandırmıştır.

KONUSU : 
Filmimiz 1969 yılının bir akşamında başlıyor. Bir arabanın içinde genç bir çift yaralı olarak bulunuyor. Kadın ölü adam yaralı olarak. Polisler bu olayın sıradan bir dava olduğunu sanıyorlar ancak bu olay önümüzdeki yıllarda Zodiac olarak bilinen, Amerikan Suç Tarihinin en ünlü suçlularından birinin ilk cinayeti olarak kayıtlara geçecekti. Ve yaralı kurtulan adam da tüm cinayetlerin hepsinde yaralı kurtulan birkaç kişiden biri olacaktı. Film, suç yazarı ve çizer Robert Graysmith, Dedektif David Toschi ve Paul Avery güçlerini birleştirerek Zodiac'ın peşine düşmelerini ve tümüyle yaşanan gerçek olayları anlatmaktadır.



MEMENTO    2000 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : Christopher Nolan 
Senaryo : Christopher Nolan, Jonathan Nolan
Yapımcı : Aaron Ryder, Emma Thomas, Jennifer Todd, Suzanne Todd
Sinematografi : Wally Pfister
Müzik : David Julyan
Kurgu : Dody Dorn
Oyuncular : Guy Pearce, Carrie Anne Moss, Joe Pantoliano, Mark Boone Junior

Memento ( Akıl Defteri ) , günümüzün kuşkusuz dahi yönetmeni Christopher Nolan'ın ilk filmi olma özelliği taşıyor. Film gösterime girdiğinde müthiş bir ilgiyle karşılaşmış ve kült statüsüne yükselmiştir. Puzzle tarzı filmlerinde 21.Yüzyıl'da ki ilk halkası sayılabilir aslında Memento. Filmin başrollerini L.A Confidential ( Los Angelas Sırları ) ile tanınan Guy Pearce, Matrix üçlemesindeki Trininty ile gönlümüzde taht kuran aktrist Carrie Anne Moss ve yine Matrix 1'de Cypher karakteriyle tanınan ve 3 yıl boyunca da efsanevi mafya dizisi The Sopranos ( Soprano Ailesi ) 'nde boy gösteren Joe Pantoliano paylaşıyorlar. Film ayrıca En İyi Kurgu ve En İyi Senaryo dalları olmak üzere 2 dalda Oscara aday gösterilmiştir.

KONUSU : 
Karısı öldürülmüş olan zengin Leonard kendisini her gün karısının katilini bulmaya adamıştır ancak büyük bir sorunu vardır. Her yeni bir güne uyandığında önceki güne ait herşeyi unutmaktadır. Bu yüzden vücuduna çizdiği dövmeler, sayılar, isimler ve adreslerden yardım alacaktır.



PRESTIGE    2006 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : Christopher Nolan 
Senaryo : Christopher Nolan, Jonathan Nolan
Yapımcı : Christopher Nolan, Emma Thomas, Aaron Ryder
Sinematografi : Wally Pfister
Müzik : David Julyan
Kurgu : Lee Smith
Oyuncular : Hugh Jackman, Christian Bale, Michael Caine, Scarlett Johansson, Rebecca Hall, David Bowie

Prestij, bir sene önce Batman Başlıyor ( Batman Begins ) ile kariyerinde zirveye adım adım yaklaşan yönetmen Christopher Nolan'ın çektiği, tam anlamıyla başyapıt olan bir kült filmdir. Yönetmenin ilk büyük filmi Memento kadar beğenilmiştir. Başrollerde Batman serisinde beraber çalışacağı Christian Bale, Michael Caine, Woody Allen'ın Maç Sayısı ( Match Point ) adlı başyapıtında femma fatale kadın karakteriyle gönüllerde taht kuran Scarlett Johansson oynamışlardır. Ayrıca film En İyi Kurgu dalında Oscara aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır. Film ayrıca olağanüstü ters köşeye yatıran finaliyle şaşırtıcı son filmlerinin son dönem en iyi örneklerinden biridir. Son olarak da Tesla - Edison çatışmasına da yer vermesi filmin gözardı edilemeyecek artıları arasındadır.

KONUSU : 
19.Yüzyıl Londra'sındayız. Sihirbazlıkta başarılı olmaya kendilerini adamış iki arkadaş : Robert Angier ve Alfred Borden. İkisine yol göstermeye çalışan tecrubeli sihirbaz ve eski mühendis Cutter ve Angier'ın sevgilisi Julie. Julie bir gösteride hayatını kaybettiğinde Angier sürekli Borden'ı suçlayacak ve bu eski iki arkadaş can düşman olacaklardır.



SE7EN    1995 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : David Fincher
Senaryo : Andrew Kevin Walker
Yapımcı : Phylles Carlyle, Stephen Brown, Nana Greenwald, Arnold Kopelson, 
Sinematografi : Darius Khondji
Müzik : Howard Shore 
Kurgu : Richard Francis Bruce
Oyuncular : Morgan Freeman, Brad Pitt, Gwyneth Paltrow, Kevin Spacey

Se7en, David Fincher'ın adını sinema tarihine altın harflerle yazdırdığı ve kendi türünü yarattığı film olarak görülmektedir. Yönetmen hakkındaki herşeyi 20 BÜYÜK YÖNETMEN adlı başlıkta okuyabilirsiniz. Filmin başrollerinde Morgan Freeman, Brad Pitt, Gwyneth Paltrow ve Kevin Spacey paylaşmaktadır. Özellikle Morgan Freeman ve Kevin Spacey muhteşem oyunculuklarıyla göz doldururken Brad Pitt ve Gwyneth Paltrow'da kendilerini ispat etmişlerdir. Film ayrıca En İyi Kurgu dalında Oscara aday gösterilmiştir.

KONUSU : 
Artık emekliliği için gün saymakta olan tecrübeli Dedektif Somerset ve çaylak ortağı David Mills, bir cinayet soruşturması alırlar. Ancak bu diğerlerinden farklıdır. Bir seri katil vardır ve cinayetlerini 7 ölümcül günahı baz alarak işlemektedir. Bunlar :

  1. Kibir
  2. Açgözlülük
  3. Şehvet
  4. Kıskançlık
  5. Oburluk
  6. Öfke
  7. Tembellik
Somerset ve Mills katile yaklaşmaya çalışmakta ve cinayetleri durdurmaya çalışırlarken son cinayet hepsi için ama özellikle de David için oldukça yıkıcı olacaktır. 



PRISONERS   2013 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : Dennis Villeneuve
Senaryo : Aaron Guzikowski
Yapımcı : Mark Wahlberg, Steven P. Wegner, Kira Davis, Broderick Johnson
Sinematografi : Roger Deakins 
Müzik : Johann Johannsonn
Kurgu : Jeol Cox, Gary Roach
Oyuncular : Hugh Jackman, Jake Gyllenhaal, Paul Dano, Terence Howard, Viola Davis, Maria Bello, Melissa Leo, 

2000 yılında Maelström, 2009'da Polytechnique ve son olarak 2010'da oldukça ses getiren Incendies ( İçimdeki Yangın ) ile adından sıkça söz ettirmeye başlayan Kanadalı yönetmen Dennis Villeneuve'nin Hollywood'da ki ilk işi olan The Prisoners hasılat veya ticari bir film olmadığı için kulislerde çok fazla dillendirilmese de, belli bir hayran kitlesi kazanan bir film olmuştur. Son dönemin en iyi polisiyelerinden olan film ayrıca yap - boz filmleri diye tabir edilen filmlerinde son dönem en iyilerinden biri olmuştur. 

KONUSU : 
İyi bir aile babası olan Keller Dover ( Jackman ), karısı Grace ( Mario Bello ), iki küçük kızı ve bir büyük oğlunu alarak evlerine yürüme mesafesinde oturan yakın aile dostları Franklin ( Howard ) ve Nancy ( Davis )'in evlerine giderler. Bir süre sonra kendi kızları dahil olmak üzere Franklin ve Nancy'nin de kızları ortadan kaybolunca hayatları kabusa dönüşecek ve tecrubeli dedektif Loki ( Gyllenhaal ) 'nin de yardımıyla kızlarını bulmaya çalışacaklardır. Ancak Keller, bu sürede yavaş yavaş delirecek ve kızlarını bulmak için karanlık yollara başvuracaktır. 



THE GAME    1997 : 



KÜNYE : 
Yönetmen : David Fincher 
Senaryo: John D. Brancato, Michael Ferris
Yapımcı : John D. Brancato, Cean Chaffin, Michael Ferris, Steve Golin, Jonathan Mostov
Sinematografi : Harris Savides
Müzik : Howard Shore 
Kurgu : James Haygood
Oyuncular : Michael Douglas, Sean Penn, Deborah Kara Unger, James Rebhorn

Büyük yönetmen David Fincher'ın Se7en'ın olağanüstü başarısının ardından çektiği filmde Michael Douglas ve Sean Penn'de büyük oyunculuklarıyla göz kamaştırıyorlar. Filmin sürekli bir ne olacak ve pazıl tarzı ilerlemesiyle seyircide her zaman başka bir yeri vardır. Yap - boz ve gizem filmleri denince akla ilk gelen filmlerden biri olmuştur. Ayrıca filmin afişindeki pazıl fonu da oldukça etkileyici ve göze çarpmaktadır. Filmin hikaye anlatımıyla ilgili seyircilere tüyo vermektedir. 

KONUSU : 
Zengin ancak kibirli ve egoist bir işadamı olan Nicolas Van Orton ( Douglas ) tüm hayatını kontrolü altında yaşayan ve iş hayatı dışında genellikle evinde vakit geçiren bir adamdır. Doğum gününde erkek kardeşi Conrad ( Penn )'den gelen ve sonunda büyük bir ödülün yer aldığı masum bir oyunu oynamaya başladığında ise hayatı birden cehenneme dönecek ve ölüm kalım savaşı arasında kalacaktır. 


27 Mart 2015 Cuma

KÜLT YÖNETMENLERİN DOĞUM GÜNLERİ


WES ANDERSON     1 MAYIS 1969


Wes Anderson'un En İyi Filmleri : 

RUSHMORE ( ÇILGIN LİSELİLER )     1998 



Kült yönetmenin Rushmore adlı filmi kendisinin ilk başyapıtı olarak görülmektedir. Ayrıca SOSYALİST SİNEMAYA'da göz kırpan bir film olan Rushmore, 1 dalda Altın Küre'ye aday gösterilmiştir. Film, Oxford başvurusu reddedilince eğitim sistemine isyan bayrağını çeken ve aynı zamanda öğretmeni bayan Rosemary'ye de aşık olan popüler öğrenci Max'ın hikayesini anlatmaktadır. Filmde yönetmenimiz Wes Anderson'ın fetish oyuncuları Jason Schwartzman, Bill Murray başrolleri paylaşmışlardır. 

THE ROYAL TENENBAUMS    ( TENENBAUM AİLESİ )   2001


Anderson bu filminde her biri birbirinden becerikli olan TENENBAUM ailesinin 20 yıl sonraki umulmadık buıluşmasını kendi tarzıyla seyirciye sunuyor. Film ayrıca yıldız oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Kurt aktör Gene Hackman, Bill Murray, Angelica Huston ve Owen Wilson dikkat çeken başlıca isimler olarak öne çıkıyor. Film ayrıca En İyi Orjinal Senaryo dalında Oscara aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır.

MOONRISE KINGDOM    2012



Yönetmenin tam anlamıyla zirve filmi olarak görülmektedir. Muhteşem mekanları, renkli karakterleri, absürd sahneleriyle 2012'ye damga vuran film En İyi Orjinal Senaryo dalında da Oscara aday gösterilmiş fakat kazanamamıştır. Ayrıca Bruce Willis ve Edward Norton bu filmde rol alarak ilk defa bir Wes Anderson filminde rol almışlardır. Bill Murray ve Jason Schwartzman bu filmde de kendilerine yer bulmuşlardır. Film bir de En İyi Müzikal - Komedi dalında Altın Küre'ye aday gösterilmiştir. Filmin baş karakterleri olan iki çocuğu canlandıran Jared Gilman ve Kara Hayward'da samimi oyunculuklarıyla büyük beğeni toplamışlardır.

THE GRAND BUDAPEST HOTEL     ( BÜYÜK BUDAPEŞTE OTEL )    2014



Wes Anderson'ın bir diğer zirve filmidir. 6 dalda Oscara aday gösterilmiş, bunlardan 4 dalı kazanmıştır. Altın Küre'de de En İyi Müzikal Komedi dalında ödül kazanmıştır. Film, Büyük Budapeşte Oteli'nin iki savaş arasındaki misafirleri ve tanık olduğu olayları anlatmaktadır. Filmin her Anderson filmindeki masalsı muhteşem atmosferi, birbirinden absürd karakterleri, ince esprileri ve muhteşem oyuncu kadrosuyla yönetmenin Moonrise Kingdom'ı ile birlikte en iyi filmi olarak görülmektedir. Filmde Ralph Fiennes, Scarface ve Amadeus filmlerinden hatırladığımız emektar oyuncu F. Murray Abraham, Quantum Of Solace'ın karizmatik kötü adamı ve son dönem Fransız sinemasının ünlü oyuncusu Mathieu Amalric, Adrien Brody, Harvey Kietel, Willem Dafoe, Jude Law, Bill Murray, Edward Norton ve Tilda Swinton gibi rüya bir oyuncu kadrosu yer almaktadır.



FRANCIS FORD COPPOLA    7 NİSAN 1939



Coppola'nın En İyi Filmleri : 

THE GODFATHER PART 1     ( BABA 1 )     1972



The Godfather Part 1, çöküntüde olan Amerikan Sineması'nı ayağa kaldıran filmdir aynı bizdeki Eşkiya gibi. Sadece Amerikan Sineması'nda değil Dünya Sineması'nda özellikle hikaye anlatıcılığı bakımından çok ayrı bir yeri vardır. İlk film ve 1974'teki bölüm 2 tüm zamanların en iyi iki filmi arasında gösterilmiştir. İlk film 2008'e kadar dünyanın en iyi ve ünlü sinema internet sitesi IMDb'de TOP 250 listesinde 1 numarada kalmıştır. Film ayrıca Marlon Brando'ya ikinci En İyi Erkek Oyuncu Oscarını kazandırırken, günümüzün en iyi iki oyuncusundan biri olan Al Pacino'nun hayatımıza girmesine neden olmuştur. Filmin unutulmaz sahneleri saymakla bitmez ancak birkaç tanesini ekleyelim. Filmle ilgili daha birçok bilgiyi KÜLT FİLMLERLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER  ve 20 BÜYÜK YÖNETMEN adlı başlıklarımda okuyabilirsiniz.

Marlon Brando'nun ilahlaştığı ilk sahne.

Michael'in meşhur restoran cinayetleri sahnesi.

Vaftiz Töreni ve aile liderlerinin öldürülmesi.


THE GODFATHER PART 2    ( BABA 2 )     1974


Bölüm 2, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi devam filmi olarak anılmaktadır. Çoğu kişiye göre ilk filmden de iyidir. Marlon Brando'nun ayrılışının ardından Al Pacino'nun tam anlamıyla geminin kaptanı olduğu film En İyi Film, En İyi Yönetmen dahil toplamda 6 dalda Oscar ödülü kazanmıştır. Film 2 dönemde geçmektedir. İlk olarak babasının ölümünün ardından ailenin başına geçen küçük oğul Michael'ın yükselişi, diğer taraftan da baba genç Vito Corleone'un suça bulaşıp nasıl yükselişime tanık oluruz. Genç Vito Corleone'u da muhteşem bir Robert De Niro canlandırır. Michael'ın yılları 1958 - 1959 , genç Vito'nun hikayesi ise 1901 - 1920'li yılların sonlarına dek uzanır. Bölüm 2'nin en iyi sahneleri de aşağıdadır : 


Genç Vito'nun Don Fanucci'yi öldürmesi.



Michael'ın abisi Fredo'yu abilikten reddetmesi. 


Michael ve Kay'in tartışması. 




CONVERSATION   ( KONUŞMA )    1974


Conversation, Coppola'nın Godfather 2 ile aynı yıl çektiği bir başyapıttır. Böyle iki büyük filmi aynı yıla sığdırması da nasıl bir dahi olduğunun göstergesidir. Conversation ( Konuşma ) ,  bir dedektifin, müşterisi tarafından evli bir çifti takip etmesi ve konuşmalarını dinlemesi sırasında yaşanan olayları ve dedektifin geçmişiyle yüzleşerek giderek paranoyaklaşmasını anlatmaktadır. Dedektif Harry'yi emektar aktör Gene Hackman, kusursuz bir oyunculukla canlandırmıştır. Film de En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Ses olmak üzere toplam 3 dalda oscara aday gösterilmiştir. Film ayrıca Cannes Film Festivali'nde Büyük Jüri Ödülünü ve Altın Palmiye'yi kazanmıştır. 




APOCALYPSE NOW    ( KIYAMET )    1979


Apocalypse Now ( Kıyamet ) ,  Francis Ford Coppola'nın en muhteşem ve dönemin en epik filmlerinden biridir. Prodüksiyon olarak zamanının ötesinde olduğu bir gerçektir. Vietnam'a Albay Kurtz'ü öldürmeye gönderilen Amerikan askerlerinin hikayesinin anlatıldığı bu destansı film birçok yıldız oyuncuyu da kadrosunda barındırmaktadır. Filmde Marlon Brando, Robert Duvall, Martin Sheen, Harrison Ford, Dennis Hopper ve o dönemde çok genç olan ve tam 20 yıl sonra 1999'da Matrix'te oynayacak olan Lawrence Fishburne rol almaktadırlar. Film ayrıca stüdyoda değil Coppola'nın ısrarları nedeniyle gerçekten Vietnam'da çekilmiştir ve bu da oyunculara ve set çalışanlarına çok büyük zorluklar çıkarmıştır. Bu konuda daha detaylı bilgileri KÜLT FİLMLERLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER adlı başlıkta okuyabilirsiniz. 
Filmin unutulmaz sahnelerinin kareleri : 

Helikopterlerin Vietnam kıyılarına doğru yaklaşması.

Helikopter saldırısı.




RUMBLE FISH   ( SİYAM BALIĞI )    1983


Rumble Fish ( Siyam Balığı ) , Coppola'nın önemli filmlerinden biridir. Mickey Rourke ve Matt Dillon gibi 80'ler ve 90'ların ikonlarını bize tanıtan film, mahallenin efsanesi olan abisinin peşinden giden Rusty James ve alkolik babasının hikayesini anlatmaktadır. Mickey Rourke abi rolünü oynamaktadır ancak filmde ismi yoktur, motorsikletli çocuk diye anılmaktadır. Filmde ayrıca Coppola'nın yeğeni olan Nicolas Cage'de küçük bir rolde oynamıştır. 




THE OUTSIDERS    ( SOKAKTAKİLER )    1983


The Outsiders ( Sokaktakiler ) , Coppola'nın aynı yıl çektiği Rumble Fish ile benzerlikler taşıyan bir gençlik trajedisi hikayesidir. Filmde C. Thomas Howell, Matt Dillon, Ralph Macchio, Patrick Swayze ve Tom Cruise oynamaktadır. Film ayrıca Tom Cruise'un ilk filmidir. 





THE GODFATHER PART 3    ( BABA 3 )    1990


The Godfather Part 3, ikinci filmden tam 16 yıl sonra çekilmiştir. Kadro tam olarak korunmuş ve yeni oyuncularda filme katılmıştır. Andy Garcia, Sofia Coppola, Joe Montegna Eli Wallach ve Bridget Fonda kadroya dahil olan yeni oyunculardır. Film, Michael Corleone'un yaşının ilerlemesinin ardından aile liderliğine varis arayışını ve gelişen olayları anlatmaktadır. Film vizyona girdiği dönem Vatikan öğesinin filmde ağır basmasıyla oldukça konuşulmuştur çünkü filmde gerçekte de olan İtalyan Mafyası - Vatikan ortaklıklarından bahsedilmektedir. Film 1979 - 1997 arasında geçmektedir. Ve filmde başlarda Michael'ın kızı Mary Corleone rolü için Winona Ryder düşünülmüştü. 





BRAM STOKER'S DRACULA    1992


Film, efsanevi yazar Bram Stoker'ın aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. En iyi 5 vampir filminden biri olarak görülmektedir. Filmde Dracula'yı Gary Oldman, Van Helsing'i Antony Hopkins, Dracula'nın sonsuz aşkı Elisabeta'yı da 90'ların gözde aktristlerinden Winona Ryder oynamıştır. Film, kusursuz görselliği, yaşlı Dracula'nın muhteşem makyajı, Anthony Hopkins'in etkili oyunculuğuyla çok konuşulmuştur. 


Gary Oldman'ın kusursuz yaşlı Dracula makyajı.









QUENTIN TARANTINO    27 MART 1963



TARANTINO'NUN TÜM FİLMLERİ : 

RESERVOIR DOGS ( REZERVUAR KÖPEKLERİ )     1992



Reservoir Dogs, Tarantino'nun ilk filmidir ve gerçekten de yönetmenlerin en iyi ilk filmleri diye bir başlığımız olsaydı bu film de kesinlikle ilk sıralarda kendine yer edinirdi. Film, 6 kişilik bir soyguncu ekibinin başarısız soygunlarının sonrasını ve içlerindeki köstebeği arayışları esnasında yaşananları anlatmaktadır. Soyguncuların isimleri renklerle ifade edilmektedir. Bunlar :
Mr.White ( Harvey Kietel ) 
Mr. Orange ( Tim Roth ) 
Mr. Pink ( Steve Buscemi ) 
Mr. Blonde ( Michael Madsen ) 
Mr. Brown ( Quentin Tarantino ) 
Mr. Blue ( Edward Bunker ) 
 Soygun sırasında Mr. Brown ( Bay Kahverengi ) ve  Mr. Blue ( Bay Mavi ) polis tarafından öldürülür, Mr. Orange ( Bay Turuncu ) ise yaralanır. Mr. White ( Bay Beyaz ) , Mr. Orange ( Bay Turuncu ) , Mr. Pink ( Bay Pembe ) ve Mr. Blonde ( Bay Sarışın ) bir depoya sığınırlar ve aralarındaki gizli polisi aramaya çalışırlarken de seyirciye ekibin soygundan önceki tanışmaları kısaca gösterilir. Filmin bir çok kült sahnesi vardır. Bunlardan en ünlüsü ise Bay Sarışın'ın rehin alarak arabasının bagajına attığı polise depoda işkence yapması ve o esnada çalan Stuck In The Middle With You şarkısıdır. Bu sahnede Bay Sarışının dansı da döneminde oldukça ses getirmiştir ve oyuncusu Michael Madsen'i uluslararası statüye ulaştırmıştır.


Film, vizyona girdiğinde yer yerinden oynamış ve Quentin Tarantino uluslararası üne kavuşmuştur. Kült statüsüne yükseltilen film, Tarantino filmografisinin Pulp Fiction'dan sonraki en iyi filmi olarak görülmektedir.




PULP FICTION    1994



Pulp Fiction ( Ucuz Roman ) , yönetmen Tarantino'nun hemen hemen tüm hayranları ve eleştirmenler tarafından en iyi filmi olarak görülmektedir. Film, özellikle kusursuz kurgusu ve orjinal senaryosuyla adından söz ettirmiştir. Oscar Ödüllerinde En İyi Orjinal Senaryo dalında ödül kazanan Pulp Fiction, sinemanın en özel filmlerinden biridir. Film, iki kiralık katil, mafya babasından rüşveti alıp maçı kazanarak kazık atan bir boksör, kol saati, mafya babasının karısı Mia ile en sadık adamı Vincent'ın özel sırrı, iki serseri hırsızın bir restoranı soyması ve iki homonun boksör ve mafya babasını rehin alması üzerine kuruludur. Tarantino, filmin sonunu öylesine kusursuz birleştirmiştir ki adeta seyircilerin kafasında en ufak bir soru işareti kalmamasını sağlamıştır. Filmin en unutulmaz sahnesi ise Mia'yı canlandıran Uma Thurman ile Vincent'ı canlandıran John Travolta'nın dans sahnesidir.



Film her Tarantino filminde olduğu gibi kanın gövdeyi götürdüğü, bir sürü büyük oyuncunun buluştuğu, alakasız sohbetler içeren, ayak sahneleri ve sohbetleri içeren, kısacası bir tam bir Tarantino filmidir. Ayrıca bu filmle beraber kaybolmaya başlayan John Travolta'da tekrar kendini bulmuş, kariyerinde küllerinden doğmuştur. Filmle ilgili eleştiriler ve birçok ayrıntıyı KÜLT FİLMLERLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER başlığında okuyabilirsiniz.



JACKIE BROWN    1997



Jackie Brown, Tarantino'nun filmografisindeki en durgun ve en az kan olan filmdir. Ancak kadrosunda Robert De Niro gibi bir devi bulundurması boş bir Tarantino işi olmadığının göstergesidir. Film, uçak hostesliği yapan Jackie Brown adlı kadının eline geçen uyuşturucudan sonra başına gelenleri anlatmaktadır. Uyuşturucunun peşindeki iki eski suçlu olan Ordell ( Samuel Jackson ) ve Luis Gara ( Robert De Niro ) , peşlerindeki dedektif Ray Nicolette ( Michael Keaton ) ve hostese aşık olan emlakçı Max Cherry ( Robert Forster ). Filmde ayrıca efsanevi aktör Henry Fonda'nın torunu, Peter Fonda'nın da kızı olan Bridget Fonda da rol almıştır. Ayrıca bu filmin Tarantino'nun siyahilerden bir özrü olduğu da ileri sürülmektedir. Rezervuar Köpekleri ve Pulp Fiction'da çok fazla ırkçı küfür ve siyahi karakterlerin tecavüz ve acımasızca öldürülmeleri o dönemlerde gözlerden kaçmamış ve hayli tepki almıştı. Filmin en sevilen sahnelerinden biri De Niro'nun Bridget Fonda'yı öldürdüğü ve Samuel Jackson'un da De Niro'yu öldürdüğü sahnelerdir.

Luis Gara Melanie'yi öldürüyor.


Ordell Luis Gara'yı öldürüyor.



KILL BILL VOLUME 1 & 2 : 2003 - 2004


Kill Bill, Tarantino'nun ilk seri filmi olma özelliğini taşır. Ayrıca Jackie Brown'un kötü olmadığı halde Reservoir Dogs ve Pulp Fiction'un gölgesinde kalmasından sonra yönetmenin Kill Bill'le oldukça görkemli bir şekilde sinemaya dönmesi de o dönemde sinemaseverleri epey heyecanlandırmıştı. Film, üyesi olduğu kiralık katil ekibi tarafından düğün gününde davetliler ve kocası dahil öldürülen Bride ( Gelin ) 'in ölümden kurtulup tüm üyelerden intikam almasını anlatmaktadır. İki film de çok beğenilmiş ve kült statüsüne yükselmiştir. Ancak ilk film ikinci filme göre daha deli dolu ve bol kanlıdır. Özellikle son savaş sahneleri gerçekten dillere destandır. 


Filmin ayrıca anime olarak çekilen sahneleri de çok başarılıdır. Tarantino, Japon çizgi filmlerinin toplu adı Anime'e duyduğu hayranlık ilk filmde kendini göstermiştir. İlk filmden hemen bir yıl sonra 2004'te ise ekibin kalan üyelerini öldürüp intikamını tamamlamayı amaçlayan Bride'ın öyküsü ve kurtulduktan sonraki kılıç eğitimi de paralel olarak anlatılır. Sonuç olarak iki film de Tarantino'nun filmografisinin en önemli filmleridir. Bu filmde de Tarantino daha önce çalıştığı birkaç oyuncuyla çalışmıştır. Ayrıca filmle ilgili daha kapsamlı bilgileri KÜLT FİLMLERLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER başlığında okuyabilirsiniz.  Bunlar : 
Uma Thurman - PULP FICTION
Michael Madsen - RESERVOIR DOGS




GRINDHOUSE :  PLANET TERROR - DEATH PROOF  2007


Grindhouse, Quentin Tarantino'nun yakın arkadaşı Robert Rodriguez ile aynı anda çektiği iki ayrı filmdir. Bunlardan ilki Planet Terror ( Dehşet Gezegeni )'dir. Planet Terror'da dünyayı istila etmeye başlayan yaratıklarla bir grup insanın mücadelesine tanıklık ederiz. Death Proof'ta ise kadınları arabasına davet ederek kaza yapıp kadınları öldüren bir seri katilin son kurbanlarının kendinden daha belalı çıkışları ve onlarla olan mücadelesini izleriz. Ancak bu iki film aslında Tarantino filmografisinin en vasat filmleri olarak gösterilir. Sadece popcorn ve eğlence isteyenler için önerilen filmler olmuşlardır. Gene de Death Proof ( Ölüm Geçirmez ) daha bir izlenilirliği olan bir film gibi geliyor bana o yüzden onun bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Ayrıca daha sonra bir söyleşide bu filmerin hata olduğunu açıklamıştır. Ve Death Proof ( Ölüm Geçirmez )'in son kovalamaca sahnesi taraflı tarafsız herkesin büyük beğenisini kazandığını da ekleyelim. 



INGLOURIOUS BASTERDS ( SOYSUZLAR ÇETESİ )    2009
Inglourious Basterds ( Soysuzlar Çetesi ), Tarantino'nun Grindhouse'taki başarısızlığının ardından yeniden bir başyapıtla dönerek ekranı ateşe verdiği filmdir. Hitler Almanya'sında geçen hikaye bir katliamdan son anda kurtulan yahudi bir ailenin kızı olan Shosanna'nın intikam amacıyla Berlin'e gidişini ve sonrasında yaşanan olayları anlatmaktadır. Filmde ayrıca bir sene önce 2008'de The Hunger adlı filmle adeta kariyer patlaması yapan Michael Fassbender'de rol almıştır. Filmin özellikle SS subayların masada sohbet ederken bir anlaşmazlık sonucu birbirlerini öldürdüğü sahnesi en sevilen sahnelerden biri olmuştur. 


Bununla birlikte bu filmle birlikte Christopher Waltz adlı bir aktörle tanıştı sinemaseverler. Waltz filmin kötü adamı SS Subayı Lando rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar ödülü kazanmıştır. Ayrıca filmde Waltz'ın yanı sıra Brad Pitt, Melaine Laurent, Diane Kruger, Daniel Brühl ve Eli Roth'da rol almıştır. Ayrıca filmde sıkı bir faşizm eleştirisi vardır ve Hitler'in delik deşik edildiği sahne de oldukça konuşulmuştur. 




DJANGO UNCHAINED ( ZİNCİRSİZ )    2012


Django Unchained, ( Zincirsiz ) , Tarantino'nun çektiği son filmdir. 2013'te çok konuşulmuş ve olumlu eleştiriler almıştır. Ve çoğu kişi de filmin bir başyapıt olduğu konusunda hemfikirdir. Ayrıca film Tarantino'nun çektiği ilk western filmidir. Yeni oyuncusu Christopher Waltz ile bu filmde de beraber çalışmış ve Waltz yine aynı dalda Oscar kazanarak iki de iki yapmıştır. Film, Django adlı zenci kölenin, ödül avcısı Doktor King Shultz tarafından kurtarıldıktan sonra birlikte karısı Boomhilda'yı kurtarmaya çalışırken ki maceralarını anlatmaktadır. Yan rollerde Leonardo Dicaprio Tarantino'nun fetish oyuncusu Samuel L. Jackson, Kerry Washington oynamaktadırlar. Filmin en sevilen sahnelerinden biri olaraksa King Shultz ve Django'nun kasabada bir barda bira içerken, Schultz'un kasabanın rütbeli kişilerini bir bir öldürerek hepsinde bir laf kalabalığı yaparak kendilerini kurtardığı esprili sahne gösterilebilir.